14 Kasım 2016 Pazartesi

Işık

Kapının arasından ışık sızıyordu. Hastane odasının perdeleri sıkı sıkı kapatılmıştı. Kapıda sızan ışık hafif bir aydınlık yayıyor, içeride garip bir oyunu yaratıyordu. Oturduğu sandalyeden yatağında kıvrılmış, dertop olmuş bir bedeni gördü.
Acı içinde miydi, yoksa uyuyor muydu bilmiyordu. Üzerine örtülmüş gri renkli kalın battaniyenin inip kalkışlarından hala hayatta olduğu anlaşılıyordu bedenin.
Kimdi acaba? Tanıdığı çok sevdiği biri miydi? Belki de yanlışlıkla gelmişti buraya. Hiçbir şey hatırlamıyordu. Buraya nasıl, neden veya ne zaman geldiğini? Bildiği tek şey bir hastane odasında olduğuydu.
Odaya hızlıca göz gezdirdi. Belki bir ipucu bulabilirdi. Bedenin başucunda üzerinde bir şişe su, birkaç plastik bardak, ıslak mendil, peçete ve ilaçlarla doldurulmuş komodinini gördü. Bütün karmaşanın arasında bir defter ve kalem dikkatini çekti. Yavaşça kalktı oturduğu sandalyeden ve komodine doğru yaklaştı.
Defterden koparılmış sayfayı o zaman fark etti. Sayfanın üzerindeki mürekkep sanki birkaç dakika önce yazılmış gibi canlı görünüyordu. Kurumamış gibiydi. Usulca elini uzattı kağıdı almak için. Kapının önünden geçen birilerinin sesini işitince bir an tereddüt etti, “belki de burada olmamam lazım” diye ama kağıda yazılanları okumalıydı.
Seri bir hamleyle kağıdı eline aldı: “Gitme zamanı, bu kadar yeter” diyordu yazı. Çok acı çeken birinin yazısı gibiydi. Uzun zaman kalem tutmuş ama artık tutmaya mecali kalmamış bir elin yazısı.
Kimdi gitmeye hazır olan? Merakı daha da arttı. Yanında yatan, şu örtünün altında hala zorla da olsa nefes alan kişi mi acaba? Yoksa uzun zaman başucunda bekleyip de ümidi kesen biri mi?
Yüzünü görmek istedi yatan bedenin. Yine usulca yaklaştı yatağın başucuna. Dizlerini kırıp hafifçe eğildi. Örtünün altına gizlenmiş yüzü bulmaya çalıştı. Gri kalın örtüyü kaldırdığında gördüğü yüz, kendi yüzüydü.
O anda ışıklar yanıp sönmeye, alarmlar çalmaya başladı. Koşturma seslerini duydu. Gözleri açıldı yüzün. Ona baktı ve kafasını sallayıp gülümseyerek, artık zamanı dedi.

Fotoğrafpixabay.com

Hiç yorum yok: