13 Kasım 2016 Pazar

Söyleyecek


Söyleyecek sözü kalmadığını hissediyordu. Kalbindeki bütün hisler uçup gitmişti. Kurumuştu sanki. Ağzı, burnu, damarları, kalbi, bütün içi... Kuru bir yapraktan farkı kalmamıştı. Oysa kafasında neler dönüyordu. Anlatacak ne kadar çok şeyi vardı, kafasında hepsini kurmuştu. Ama şimdi, şu anda karşısında o varken söyleyecek tek bir kelime gelmiyordu aklına. Bu susuzluk, bu kurumuşluk hali yakıyordu içini. Çölde miyim, diye soruyordu kendi kendine. Çölde miyim, nasıl böyle sustum, susmak imkansız benim için… Böyle dedikçe daha çok yok oluyordu kelimeler kafasında. Bir an için durdu gözlerini adama dikti. Kafasını toparlamaya çalışıyordu, kuru da olsa bir dal bulup tutunmak ve bir kelimeyle çıkış yolunu bulmak…

Adam sanki bu susuzluğunu anlamış gibi baktı gözlerine. Uzun zamandır görmediği içinde her zaman huzuru –aynı zamanda da huzursuzluğu- bulduğu gözlerine baktı kadının. İçindeki çölü gördü. Elini yavaşça kurumuş dudaklarına götürdü. Söyleyecek tek kelimesi olmayan dudaklara dokundu. Gözlerini ayırmadan yavaşça yaklaştı. Bir öpücük kondurdu o dudaklara. Geri kaçmadı kadın, karşılık da vermedi. Ne yapacağını bilmez halde öylece duruyordu. Bir an sanki baraj kapaklarının açılması gibi, aniden bastıran yağmur gibi bir şey oldu. Gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu. Kendini tutamıyor, tutmaya da çalışmıyordu. Hala söyleyecek bir şeyi yoktu, hala konuşamıyordu ama yanaklarından aşağı dur durak bilmeden akan göz yaşları onu ıslatıyordu. İçinin ısındığını hissediyordu, içinde bir şeylerin kıpırdadığını, yeşermeye başladığını. Nefes almaya başlamıştı sanki bir vahada uyanmış gibiydi.


Yine konuşmadı, adamın geri çektiği elini ve yere doğru bakmaya başlayan gözlerini yakaladı. Elini tuttu. Az önce dudaklarında gezinen parmaklarını avucunun içine aldı. Bir eliyle kocaman elini sıkı sıkı kavradı. Bir elini her zaman okşamayı sevdiği yanağına götürdü. Gözleri yine kilitlenmişti. Hala bir söz çıkmıyordu ağızlarından. Uzun uzun ağlayarak bakıştılar. Bir ses etmeden, sadece nefes alarak. Sonra avucunun içinde tuttuğu eli kaldırdı ve adamın avucuna bir öpücük kondurdu. Usulca yerinden kalktı, yere bıraktığı çantasını omuzuna attı ve arkasını dönüp gitti.

Fotoğraf: pixabay.com

Hiç yorum yok: